Ana içeriğe atla

Mutlu Olmayı Araştıran Elif



Mutlu Olmayı Seven Elif

 Bir varmış bir yokmuş. Elif adında tatlı mı tatlı çocuk varmış. Elif herkesi pür dikkat izlemeyi çok severmiş. Mesela babasını tamir yaparken, annesini tatlı pişirirken, kardeşini arabasıyla oynarken mutlu olduğunu görür ve onları izlermiş. 

Okula gittiğinde sıra arkadaşı Aslı’nın aynaya bakıp saçını yaparkenki mutluluğu, öğretmenin kahve içerkenki mutluluğu, kedinin mama yerkenki mutluluğu…

Herkes birşeyler yaparken mutluymuş. 

Elif bir an durmuş ve düşünmüş, acaba ben ne yaparken mutlu oluyorum?

Hımmm bir düşünelim:

-Babam gibi tamir yapmayı sevmem, annem gibi tatlı pişirmek istemem, kardeşim gibi arabalara da meraklı değilim ki….

Elifin suratı düşmüş ve hiç bir zaman mutlu olabileceği birşey bulamayacağını fark etmiş.

Öğretmeni elifin mutsuz olduğunu fark edip konuşmak için yanına gelmiş

- Elif, iyi misin, neyin var?

Elif cevap vermiş:

-Öğretmenim etrafınıza bir bakar mısınız? Herkes birşey yaparken mutlu ama ben neyden mutlu olacağımı bulamadım.

O yüzden üzgünüm.

Öğretmen şöyle demiş

-Hımmm peki şöyle yapalım o zaman. Herkesi izlemeyi bir kenara bırak. Gözlerini kapat ve düşün.

Kendini nerede görüyorsun?

-Salıncakta sallanırken, ip atlarken, denizde yüzerkeeen.

Demiş elif

Öğretmen de “Tamam bulduk işte. Bak gözlerini kapatıp kendini dinleyince nelerden mutlu olduğunu bulduk!

Elif “haklısınız öğretmenim. Artık sadece kendi sesimi dinleyeceğim ve mutluluğun 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Gözlü Maymun Çiko

  Aç Gözlü Maymun Çiko Bir varmış, bir yokmuş… Geniş gökyüzünün altında, yemyeşil ve huzur dolu bir orman varmış. Bu ormanda yaşayan hayvanlar, doğanın güzelliğinin tadını çıkararak mutlu mesut yaşarlarmış.Günlerden bir gün, yaramaz maymun Çiko ormanda bir o yana bir bu yana zıplayarak dolaşıyormuş. Tam bir ağacın dalından diğerine atlarken yerde kocaman, devasa bir meyve görmüş. Daha önce hiç böyle bir meyveyle karşılaşmamış. Ne kokusunu biliyormuş ne de tadını… “Bu meyve gerçekten güzel mi acaba?” diye düşünmüş Çiko. Eğer tadı güzelse, onu taşımaya değer bulacakmış. Ama eğer beğenmezse bu kocaman meyveyi taşımaya hiç zahmet etmeyecekmiş.Meyvenin kabuğuna dokunmuş. Sert olduğunu fark edince biraz tereddüt etmiş. “Bu kadar sert bir şeyin içi güzel olabilir mi?” diye düşünmüş. Yine de merakına yenik düşerek meyveyi kaldırmış ve tüm gücüyle yere atıp parçalamış. Meyve çatlamış ve içi ortaya çıkmış. Çiko gözlerine inanamamış! İç kısmı kıpkırmızı ve çok sulu görünüyormuş. Biraz daha ya...

Hoppa ve Birikimin Gücü

  Hoppa ve Birikimin Gücü Bir varmış, bir yokmuş… Ormanda neşeli mi neşeli, macera dolu günler geçiren Hoppa adında bir gergedan yaşarmış. Hoppa, gezmeyi, alışveriş yapmayı ve para harcamayı çok severmiş. Her harçlık aldığında hiç düşünmeden canı ne isterse onu alır, parayı nasıl harcadığını bile fark etmezmiş. Bir gün Hoppa yine heyecanla markete gitmiş. Raflardaki birbirinden renkli ve güzel şeyleri görünce kendini tutamamış; yeni bir kalemlik, birkaç defter ve bir sürü abur cubur almış. Poşetleri kucaklayıp mutlu mesut yola koyulmuş. Tam o sırada arkadaşı karşıdan geliyormuş. “Hoppa, nereden geliyorsun? Yine neler aldın bakalım?” diye sormuş merakla. Hoppa heyecanla poşetlerini açıp göstermiş: “Bak, şu güzel kalemliği aldım! Birkaç defter ve biraz da atıştırmalık aldım!” Arkadaşı kaşlarını kaldırıp şaşkınlıkla sormuş: “Ama Hoppa, senin zaten bir kalemliğin var, hem defterlerin de dolu dolu! Bunları gerçekten ihtiyacın olduğu için mi aldın?” Hoppa bir an duraksamış. Düşünmüş… ve ...

Kahraman Puki

  Kahraman Puki Bir varmış, bir yokmuş… Güzel bir ormanda, küçük bir kaplumbağa yaşarmış. Adı Puki’ymiş. Puki’nin tek bir hayali varmış: Kahraman olmak! Bir gün, Puki arkadaşıyla çay içmeye gitmeye karar vermiş. Yolun ortasında, hızlı mı hızlı Tavşan Lama’yla karşılaşmış. Biraz sohbet ettikten sonra, Puki içini dökmüş: “Keşke senin kadar hızlı olabilsem! İşte o zaman bir kahraman olur ve herkesi kurtarırdım.” Tavşan Lama ise kahkahayla gülmüş: “Hiç kaplumbağadan kahraman olur mu? Sen çok yavaşsın!” Bu sözler Puki’yi çok üzmüş. En yakın arkadaşının bile ona inanmaması moralini bozmuş. Yavaş adımlarla yoluna devam etmiş ve arkadaşının evine varmış. Ama içi hâlâ buruktu. Arkadaşı, onun üzgün olduğunu fark edince sormuş: “Ne oldu Puki? Neden bu kadar mutsuzsun?” Puki iç çekerek anlatmış: “Ben kahraman olmak istiyorum ama çok yavaş olduğum için herkes benimle alay ediyor. Asla kahraman olamayacağımı söylüyorlar.” Arkadaşı ise gülümseyerek ona bakmış ve şöyle demiş: “Nereden biliyorsun? ...